tuvaletten çıkmışsındır, o eller ameliyata girecek doktor edasıyla yıkanmıştır, ancak karbon ayak izi hassasiyetiyle tek yaprak kağıt havluyla kurulandığından hala oldukça nemlidir.
tam odana girmek üzereyken asistanın ve yanındaki yabancı firmadan gelen ağır misafirle burun buruna gelirsin. işte o an zurnanın zırt dediği andır. o el sıkılmalıdır ama sıkılmamalıdır da, zira bilemez karşındaki o an evrendeki en temiz eli sıkmakta olduğunu. kaçış olmadığından lanet olsun diyerek tokalaşılır. ama misafirin an itibarı ile algıladığı tek şey, ne idüğü belirsiz ıslak bir eli sıkmakta olduğudur.
o gün bu gündür, karbon ayak izinin canı cehenneme denip, o eller kaç yaprak gerekiyorsa o kadar yaprak kağıt havluyla her hücresine kadar kurulanmaktadır. üç günlük dünyada çekemem bu sıkıntıyı. ben daralacağıma torunlarım daralsın.
önemli önemsiz her isteğe “bakarız” deyip, hafif umut vermeleri ama bir yandan da hüsrana hazırlamaları. hayırsa hayır, evetse evet! net ol. ne bu gizemli haller!
(yanlış anlama olmasın. babam değil ben! babam bir dediğimi iki etmezdi, o benim bir tanem).
(yanlış anlama olmasın. babam değil ben! babam bir dediğimi iki etmezdi, o benim bir tanem).
Sen yine bakarız deyip yapmıyormuşsun. Benimki yaparız deyip yapmıyor
o bir level üstü. büyüyünce ben de öyle olacam. yok yok düşündüm de fıtratıma ters. bir söz verdiysem ölsem de yapmam lazım. onun için en ufak bir şüphem bile varsa elinden geleni yaparım der geçerim.
Babamın sözleri aynı kuma çizilmiş kalp şekli gibi. Gelip ilk dalga alıp götürüyor
tam benlik seviyeymiş. daraldım artık terminal ve freeshop döngüsünden. admin! beni direkt bu seviyeye al. reel olarak sağlıyorum :)
Yok öyle 😅😅 biz bu seviyeye gelmek için neler yaptık
ama yaz yaz bir yere varamıyorum. baktım şimdi kaçım ki diye, daha 10.muş. 8 fırın ekmek yemem lazım. motivasyonum kayboldu. bırakayım artık yazmayı. boşa kürek çekmeyeyim :)
8 fırın alacam sana sen yazmaktan vazgeçme
du bakalım. yatayım kalkayım, belki sabaha moralim düzelir.
Sabah kalkınca hala 10. Da olcan haberin olsun
hahahaaa. üç kuruşluk umudumuz vardı onu da kırmakla iyi ettin. belki admin okur şuraları da acır şu çocuğa diyordum saf saf.
kız için babası önemlidir. Ama baba için kızı önemli değildir. zira Baba için kızı önemlidir demek çok hafif bir tabir olur. her ne kadar pek belli etme kabiliyetine sahip olmasalar da, babalar için kızları her şeydir.
genelleme yapmadan, benim kızla olan ilişkimden çıkarım yapacak olursam, bizimki bambaşka bir boyut. Daha gelişinden anlarım ne söyleyeceğini, derdinin ne olduğunu. Frekanslarımız dehşet tutar. geç evlenmeme, ve evlendikten baya bir sene sonra çocuk yapmamıza, yani onunla aramızda sağlam bir kuşak farkı olmasına rağmen iyi anlaşırız. anlaşırız derken, her konuda aynı fikirde olmamızdan bahsetmiyorum. Anlaşıp anlaşamadığımız konuların farkında olup bir şekilde limitleri zorlayarak ortak paydada buluşabildiğimizden bahsediyorum.
Çocuklar önemlidir. Ama, kimse kusura bakmasın, kız çocukları daha önemlidir. Babanın en temel vazifesi, o kız çocuğunu tek başına ayakta durabilecek şekilde yetiştirmektir. Özellikle bizim gibi ataerkil bir toplumda bu çok daha önemlidir. O kız çocuğu bilmelidir ki, ister bekar ister evli olsun, her ne yaşamış olursa olsun, ömrünün her anında, hak vaki olana kadar gelip sırtını yaslayabileceği dağ gibi bir babası vardır.
benimki buralarda cirit atıp, hakkımızda bunları yazdığımı görse şaşırırdı herhalde. gerçi vazgeçtim, şaşırmazdı. benim sürprizlerle dolu olduğumu biliyor zira.
genelleme yapmadan, benim kızla olan ilişkimden çıkarım yapacak olursam, bizimki bambaşka bir boyut. Daha gelişinden anlarım ne söyleyeceğini, derdinin ne olduğunu. Frekanslarımız dehşet tutar. geç evlenmeme, ve evlendikten baya bir sene sonra çocuk yapmamıza, yani onunla aramızda sağlam bir kuşak farkı olmasına rağmen iyi anlaşırız. anlaşırız derken, her konuda aynı fikirde olmamızdan bahsetmiyorum. Anlaşıp anlaşamadığımız konuların farkında olup bir şekilde limitleri zorlayarak ortak paydada buluşabildiğimizden bahsediyorum.
Çocuklar önemlidir. Ama, kimse kusura bakmasın, kız çocukları daha önemlidir. Babanın en temel vazifesi, o kız çocuğunu tek başına ayakta durabilecek şekilde yetiştirmektir. Özellikle bizim gibi ataerkil bir toplumda bu çok daha önemlidir. O kız çocuğu bilmelidir ki, ister bekar ister evli olsun, her ne yaşamış olursa olsun, ömrünün her anında, hak vaki olana kadar gelip sırtını yaslayabileceği dağ gibi bir babası vardır.
benimki buralarda cirit atıp, hakkımızda bunları yazdığımı görse şaşırırdı herhalde. gerçi vazgeçtim, şaşırmazdı. benim sürprizlerle dolu olduğumu biliyor zira.
alarm kurulur ve yatılır. ne hikmetse alarmla asla uyanılmaz ve alarmla uyananlara özenilir. çünkü ne kadar geç yatılırsa yatılsın, ne kadar yorgun olunursa olunsun alarmdan mutlaka bir kaç dakika önce uyanılır ve alarm kapatılır. ben mi onu, yoksa o mu beni kuruyor bir anlam verilemez.
Offf kesinlikle aynısı ve hafta sonu bile erkenden uyanılır...
o zaten fiks menü. özeniyorum hafta sonları geç kalkayım diye ama nafile. en geç yedide ayaktayım. geçen pazar 6:30'da çayı koydum diyeyim olayın vahametini oradan hesap et.
Ohh çok şükür ben en azında 07.30 da uyanıyorum djjxjxnxnxn.
Kendime nazar edeceğim kesin ama birkaç haftadır böyle 🥲.
keşke bende de aynı durum olsa da şu uyku düzene girse. bende uyanamam bir türlü maalesef.
rüya görmeyi geçtim, bir zamanlar rüyadayken rüyada olduğumun bilincine varıyor ve rüyamı istediğim gibi yönlendirebiliyordum. rüya devam ederken bir şekilde uyanırsam, yine uyuyor ve kaldığım yerden devam ediyordum. garip gelebilir ama tam olarak böyleydi. uzun süredir yok bu özellik. iyiydi aslında.
Bir ara bunu ben de yapıyordum. Ama son 1 senedir falan rüya görmemek için uyumamayı bile tercih ettiğim zamanlar oldu.
#1899 no.lu girdide üşenmemiş uzun uzun tarif etmiş bir çocuk. benim demleme şeklime çok uyuyor. suyu üstüne boca etmeyin, yandan usuletle ve suhuletle ekleyin dediğine göre demleme çay sınıfına giriyor. dolayısıyla oyum demleme çaydan yanadır.
işte o güzel kızlar bir de metrobüste yer vermeye başlayınca abili günler mumla aranır.
Bu kadar dram yapma :)
gerçekler acı. elbet büyüyüp o günleri de görecez. zaman dediğin su gibi. oun için abi hiç yoktan iyidir :)
:) bana en çok yeğen çokluğu ile geldi o güncelleme. Off halayım teyzeyim çok fena
yazarların eserlerini kronolojik sırada okumak gibi bir takıntım var. mesela orhan pamuk'la tanışmam çok prim yaptı diye masumiyet müzesi ya da benim adım kırmızı'yla olmadı. önce ilk çalışması olan cevdet bey ve oğullarını okudum.
dostoyevsky'de de durum değişmedi. direkt karamazov kardeşler'e dalmadım. romanlarını sırasıyla okumak, yazarların gelişimini görmek açısından önemlidir benim için. dolayısıyla bunda da ilk çalışması olan insancıklar'ı okuyarak başladım. gayet sade ve akıcı bir dili var. tabii bunda çevirmenin rolü büyük. rus klasikleri için bilinen bir kaç iyi çevirmen var, ki çevirilerin pek çoğu onların elinden çıkmış zaten, işte onlardan okumak lazım. ilk başta rus klasiklerinin tümünde karşılaşılan isim karmaşası biraz yoruyor ama sonra alışılıyor.
anton çehov, tolstoy, turganyev, gorki, gogol gibi nice usta kalemler çıkaran rus edebiyatının yapı taşlarındandır dostoyesky. insanın iç dünyasına hakimiyeti açısından psikanalizin babası freud'la bile kıyaslanır. hani ömrünün sonuna kadar tek yazar okuyacaksın hangisi olsun deseler, hiç düşünmeden dostoyevsky derim. neyse, özetle okuyunuz, okutturunuz efendim.
dostoyevsky'de de durum değişmedi. direkt karamazov kardeşler'e dalmadım. romanlarını sırasıyla okumak, yazarların gelişimini görmek açısından önemlidir benim için. dolayısıyla bunda da ilk çalışması olan insancıklar'ı okuyarak başladım. gayet sade ve akıcı bir dili var. tabii bunda çevirmenin rolü büyük. rus klasikleri için bilinen bir kaç iyi çevirmen var, ki çevirilerin pek çoğu onların elinden çıkmış zaten, işte onlardan okumak lazım. ilk başta rus klasiklerinin tümünde karşılaşılan isim karmaşası biraz yoruyor ama sonra alışılıyor.
anton çehov, tolstoy, turganyev, gorki, gogol gibi nice usta kalemler çıkaran rus edebiyatının yapı taşlarındandır dostoyesky. insanın iç dünyasına hakimiyeti açısından psikanalizin babası freud'la bile kıyaslanır. hani ömrünün sonuna kadar tek yazar okuyacaksın hangisi olsun deseler, hiç düşünmeden dostoyevsky derim. neyse, özetle okuyunuz, okutturunuz efendim.
benim kontroller devam. bir ara tekerrür eder gibi oldu ama şimdilik sıkıntı yok. bomba gibiyim. başka kim var bilmem. her kimse umarım iyidir. allah şifasını versin.
aman dikkat et kendine. çok geçmiş olsun.
yav ameliyat olacaktı ama adını hatırlayamıyorum. umarım hatırlayan olur da sorarız nolduğunu.
yav ameliyat olacaktı ama adını hatırlayamıyorum. umarım hatırlayan olur da sorarız nolduğunu.
rocinante'nin tahtıyla ilgili herhangi bir aksiyona okeyim.
40'ı çıktığı gün odasını ayıran bir baba olarak bunu anca ayaklandıktan sonra yaşayabildim. sabaha karşı kalkıp gelirdi. ona sarılarak uyuduğum bir kaç saat, hiç bir mutlulukla karşılaştırılamazdı, ve hayatımın en muhteşem anlarıydı.
pek çok eserini okuduğum yazar. her ne kadar kürk mantolu madonna'sı pek göz önünde olsa da, içimizdeki şeytan adlı eseri, madonna'yı ikiyle çarpar beşe böler.
ele aldıkları konular çok tutmasa da, tarz olarak zweig'la çok özdeşleştiririm. her ikisinin de nahif üslubu, merakla okuduğum hayat öykülerinden geliyor kanaatine varmıştım. çok çekmişler. umarım yaşarken bulamadıkları huzuru gittikleri yerde bulurlar.
ele aldıkları konular çok tutmasa da, tarz olarak zweig'la çok özdeşleştiririm. her ikisinin de nahif üslubu, merakla okuduğum hayat öykülerinden geliyor kanaatine varmıştım. çok çekmişler. umarım yaşarken bulamadıkları huzuru gittikleri yerde bulurlar.
çözümsüz bir problem değil. çok basit. yorum ve dm'nin kapatılmasına bakar.
ingiliz yapımı “yes minister” (emret bakanım), yayınlandığı dönemde soluksuz izlediğim bir diziydi. ingiliz siyaseti ve bürokrasisini ustaca hicvederdi. kurt bürokrat sir humphrey ve bakan arasında geçen enfes diyaloglar kara mizahın nirvanasıydı.
uzak durun. negatif insanları hayatınızda tutmayın.
gece rüyamda birkaç kuşak üstteki aile büyüklerinin ruhları ile uğraştım. Onları gördüm, onlara dokundum. o kadar gerçekçi idi ki gözümü açtığımda yatak odasının kapısından girmelerini bekledim.
dedim eyvah! kayınpeder gidiyor mu yoksa! (yoğun bakımda). ofise gittikten birkaç saat sonra, hemşirenin kayınvalidesinin ölüm haberini aldım. geleceği görmek değil. malum olmak, belki, bilemiyorum. bildiğim tek şey bir şeyler olacağıydı.
dedim eyvah! kayınpeder gidiyor mu yoksa! (yoğun bakımda). ofise gittikten birkaç saat sonra, hemşirenin kayınvalidesinin ölüm haberini aldım. geleceği görmek değil. malum olmak, belki, bilemiyorum. bildiğim tek şey bir şeyler olacağıydı.
Başınız sağolsun Allah sabırlar versin
teşekkür ederim. uzakta olduğumdan ve maalesef son dakika bileti bulamadığımdan gidemedim. Şu an camide duası okunuyor. Allah rahmet eylesin.
Amin
verilen sözlerin, zamanla değişen koşullar altında tutulamayabileceğine ziyadesiyle tanık olduğumdan, söz vermek pek adetim değildir. “elimden geleni yaparım” der geçerim.
eski sevgiliye yıllar sonra mesaj atabilmek için, sevgili olduğun dönemde cep telefonu olması lazım. Korkarım bu şartı sağlayamıyorum.
6 haziran içeriğinde çeviri hatası olan listedir. zira “drive-in movie” sadece sinemaya gitme eylemimi tanımlamaz. manitayı alıp arabayla açık hava sinemasına gitme ve arabanın radyo frekansını film sesinin yayınlandığı frekansa ayarlayarak kendi konfor alanında film seyretme, ya da film seyretme bahanesiyle arabada manitayla yakınlaşma eylemini tanımlar. eskilerde kaldı zaten, hala var mı bilmiyorum.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?