confessions

ragazzo solo ragazza sola

1. nesil Yazar - 2. Seviye Çırak - Yazar -

  1. toplam entry 62
  2. takipçi 5
  3. puan 3728

sütyen kopçasını tek elle koparmak

alaskan crab
elle açmak olsa karşı taraftan saygıyla karışık bir kıskançlık deneyimleyebilecekken, kopartılmış olması direkt hayvanlık intibasıyla sonuçlanır. Partnerinizin tercihine göre, hoş da karşılanabilir tabi, küçük bir tavsiye iş bittikten sonra yeni bir sütyen almanız gerekir.

akrabalar mühim değildir

alaskan crab
sürü insanı olduğunuz sürece hiçbir sorun yaşamazsınız çevrenizdekilerle. Özgür insan olduğunuzda da sorun olmaz çünkü başkalarının düşünceleri, sizi zerre etkilemez. Zaten yapıp ettiklerinizi enine boyuna düşünmüş, gelebilecek her türlü karşı argümanı bizzat kendiniz değerlendirmiş ve öyle hareket etmiş olduğunuz için, çok önceden gözden geçirdiğiniz karşı koymaları tekrar tekrar dillerde duyup güler geçersiniz. Esas başkalarının söylemlerinden yara alan insanlar kendi yapıp etmelerine, kendilerini ikna edecek kadar zaman ayırmamış ve sonuçlarında doğabilecek her şeye göğüs germe cesaretinde olmayan kişiler oluyor. Kısaca sorumluluk alacak kadar gözü karartırsanız, kimin ne dediği önemli değil.

iltifat edilince ne diyeceğini ne yapacağını bilememek

alaskan crab
saldırılara karşı kendimizi savunabiliriz ancak iltifatlara karşı insan savunmasızdır der freud. İltifat olarak gerçekten sizin de güçlü olduğunuzu düşündüğünüz bir yanınıza yapılıyorsa, boşa eğilip bükülüp öyle değilmiş gibi davranmanın anlamı yok. Asla öyle olmadığınıza emin olduğunuz bir yanınıza yapılıyorsa eğer, ya karşı taraf farklı bir yanınızı görmüştür ya da nazik olmaya çalışıyordur. Onda da yine mütevazi olmaya gerek yok. Genel olarak mütevazi olmaya gerek yok galiba. Erkekler olarak iltifatlara daha da savunmasızız çünkü kadınlar öyle ya da böyle bizlerden çok daha fazla iltifat alıyorlar. Koskoca adamların, ummadıkları bir anda aldıkları iltifattan dolayı mala bağlayıp, kırmızı olduklarına şahit oldum. O adama 4 kişi girse, o kadar yıkamazdı ama iltifatla ne yapacağını şaşırdı. Öyle tuhaf bir durum. Gibi dizisinde de, böyle bir bölüm işleniyor, hatta bunlar bir tarikat kurmuşlar, sürekli iltifat edip, ortamda yücelterek, insanları söğüşlüyorlardı, onu aklıma getirdi.
3
marla marla
O bölümde çok gülmüştüm. İlkkan yine en kolay aldanan kişi olarak çetenin ağına düşmüştü :))
alaskan crab alaskan crab
Büyük bir ön yargıyla orayı basmaya gitmese, Yılmaz'ı da çekerlerdi ağlarına. Orada bile az kalsın düşüyordu, yok sen zekisin bunlarla uğraşıyorsun, çok büyük iş başarıyorsun falan diye gazladılar :D
marla marla
Evet, yılmaz da neredeyse düşüyordu. Ersoy zaten dünden hazır :)) eğlenceli bir bölümdü

sözlükte gündem eksikliği

alaskan crab
En az üç adet duygu değişimi geçirmeden twitterda gezebilen var mı aramızda? o söylenen tarzda yerler için pek çok platform mevcut. Burayı da öyle kullanacaksam eğer, bir anlamı yok, gider zaten hali hazırda duran oralarda gezinirim. Gündem denilen şeylerin çoğu zaten medyanın kukla olmasından dolayı yapay şeyler. Aktüel olanı, gündemi takip etmek, kültürlü olmaktan ziyade, kahvehanede dünya'yı kurtaran amca olmaya eşdeğer gözümde. Fikirlerin konuşulması daha değerli ki, onu da başlıklara denk geldikçe yazmaya çabalıyorum. Her insanın bu tarz yerlerde bulunma amacı farklı olabilir çok da zorlamamak lazım insanları.

bakire olmayan kadınla evlenmek

alaskan crab
Schopenhauer'a göre, buna aşırı takık erkekler, kıyaslanmaktan korktukları için böyle davranıyorlar. Çok şükür kimseden korkumuz yok. Şaka bir yana, kültürel kodlar yüzünden bu saplantılı bakış açısına sahipsiniz, ancak bunu değiştirecek bir iç iradeniz yoksa, kesinlikle evlenmeyin, çünkü kadın sizin gerçekten sevdiğinizi sanarken, siz içten içe hep, başkalarıyla yattı diye aptalca düşüncelere girip, hem kendinize hem de kadına hayatı zehir edersiniz. Uzak durun, kendinizi bilin, ona göre bir yaşam seçin.

zihinsel obezite

hercule poirot
yerli yersiz, gerekli gereksiz, eski yeni fark etmeksizin her türlü veriyi akıl odalarında devamlı surette depolayan beynin bir müddet sonra alarm vermeye başlayıp öğrendiği onca bilgiyi yerinde/zamanında uygulayamaması ve etrafında olup biten hiçbir şeye doğru tepkileri gösterememesi hezeyanı.
1
ragazzo solo ragazza sola ragazzo solo ragazza sola
Rabbim sen koru...
Başıma gelme ihtimali yüksek, hayatta hiçbir şeyi yerinde ve zamanında yapamıyorum...

meditasyon

haberci
“Çivisi çıkmış dünyanın onca mide bulandıran hengâmesini görmezden gelme sanatı.” imiş. Yok abi. Kıçınızı da yırtsanız (oturma pozisyonu buna çok müsait) gözlerime mil de çekseniz, kendi halinde yalnız başına oturan doğulu bir dayının ani bir refleksle “dünya boştur loo!” cümlesinden daha tesirli bir uygulama değil. Görmezden gelmek, yok saymak kanımca insanı medite edemez hatta insanı insanlığından eder…

1
succulent succulent
Dünya boştur 😅😅😅

uzun entry girenlerdeki manasız inat

alaskan crab
bir şeyi olabildiğince kısa anlatamıyorsan, o şeyi bilmiyorsundur diye bir zırva dönüyor etrafta. Ben de biliyorum şu şöyledir, bu da böyledir diyip kesip atmayı, ama bu tarz söylemlerde esas olan, bu söylemlerin arkasını dolduran argümanlardır. Bir de en temel karşı çıkışları da göz önüne alarak cevap yazınca, oluyor sana iki paragraf yazı. Kaldı ki zaten bu tarz sözlüklerde takılma amacım, hali hazırda bildiğim şeyleri unutmamak, pekiştirmek ve geliştirmek olunca uzun uzun yazılar çıkıyor ortaya. Tanımadığın birinin çok uzun bir yazı yazdığını görünce de insanın okuyası gelmemesi normal. Çünkü eline klavye alan yazabiliyor, belki de bir sayfa boyunca saçmaladı ya da sana büyük katkılar sunacak bir çok detay verdi. Bu da senin risk alarak, başta güven duyarak okumana bağlı kalıyor. Baktın bir okudun, iki okudun bir şey yok, sonra okumazsın olur biter. Bak yine uzun uzun yazı oldu.

Özet; aşk bu kızıl ötesi yaralı müzesi hareket edemem.
2
rocinante rocinante
Uzun yazmışsın, okumadım kanki.
succulent succulent
Kesinlikle katılıyorum

algı

alaskan crab
algı ile idrak genelde karıştırılır. İdrak kısmı, algıyı gerektirir ama onun da ötesinde bir anlamaya tekabül eder. Oysa algı, sadece algılamak, bakıyorsun ama görmüyorsun sözündeki, bakmakla gelen bilgiler yığınıdır. Görmek, yani idrak aşaması, bilinç gerektirir.

algılanan ile gerçek olan arasındaki fark, felsefede çokça işlenir bu yüzden algılarımızla deneyimlediğimiz Dünya demek, Yaşanılan ortamın neliğine vakıf olunamadığı ancak şimdilik onla ilgili bir şey söylemediğimiz için, algılarımızla deneyimlediğimiz kadarını konuşalım, o tarafları karıştırıp işi daha da karmaşıklaştırma demektir.
1
haberci haberci
Algılar da açar güller, kimi ölür, kimi güler. İnsanda renkleri yas belirler, dünyada ise güneş. Algı ile idrak boşanma davası açmış birer eş.

friedrich nietzsche

alaskan crab
nietzsche kadar hayatın içinden örnekler veren, size pes etmeyi değil, sürekli mücadele etmenizi gösteren, anlamsızlık füryasına rağmen kendi anlamınızı bulup, sürüden ayrılıp, kendinizi oluşturmanızı anlatan başka bir filozof daha yoktur. Bu tarz yanlış anlaşılmaları normal buluyorum, yukarıda da değindiğim gibi, anlamak için belli bir birikim gerekir. Anladığını sananların çoğu da, anlamaktan uzak, sadece birkaç lafını kullanıp, cool buldukları için saygı duyarlar. Bir filozofu anlamak, google'a onun kavramlarını yazıp, ne demek olduğunu okumakla olmaz. Örneğin çok bilinen cogito argümanının en vurucu kısmını hepimiz duymuşuzdur. Düşünüyorum öyleyse varım!. Bu sonuç kısmıdır, aslında sadece burayı okumanın bir anlamı yoktur. Arka planında 10 adımlık bir düşünce silsilesi vardır, onlarla beraber okunup, anlaşıldığında ancak bu cümle bir anlam ifade eder. Aynı şekilde üst insan kavramını, übermench nedir diye okumakla olmaz, öyle bir bakışla süpermen zannedersiniz.

Zor bir filozoftur, zorluğu, kendinden önce pek çok şeye atıfta bulunmasından ve yazım tarzından gelir. Böyle yazmasının sebebi de, güçlü olanın kendini açıklamak gibi bir derdi olmaması gerektiğini düşünür. Yani güçsüz olan kişi, bir fikri varsa, uzun uzun anlatıp dayatmaya çabalar. Bu sokrates'in yöntemidir. Kendisinin kullandığı şiirsel anlatım ve aforizmaların sebebi de budur. Herakleitosçu bir tutum denilebilir.
11
succulent succulent
Okuyabilseydim anlardım belki ben de ama daha ilk sayfalardan içim şişti.
alaskan crab alaskan crab
gayet normal. Vitamin gibi düşünün bu adamı, temel besinleri almadan vitaminle beslenmenin bir anlamı yok. Örneğin nietzsche için, atı kamçılayan bir herifi durdurup, ata sarılıp ağladı ve özür diledi denir. Bunun temel nedenini bilmeden okuyan insan, aaa hayvanları seviyormuş ne güzel der. Oysa buradaki özür, descartes'in dünya görüşünün bir tezahüründen dolayı oluşan, atın acı çekmesine sebebiyet veren, felsefi akımı yıkamamanın özrüdür. Descartes'e göre, hayvanlar, ruhları olmadığı için, tamamen iç güdüleriyle hareket eden, bir anlamları olmayan, mekanik şeylerdir. Bu bakış açısı, etik olarak, hayvanlara uygulanan şiddetin de esasında bir anlamı olmadığı, ha yerdeki taşa vurulmuş, ha ata anlayışına yol açar. Nietzsche'de kırbaçlanan atı görünce, ata sarılıp ağlayarak, descartes adına özür diler. Bu bağlamı bilen birinin okumasıyla, bilmeyen birinin okuması elbette farklı olur.
succulent succulent
Evet ne kadar güzel anlatmışsın. O yüzden ben de bu kadar sarmamış demek ki.
mischief mischief
Anlamaman normal anlayan zaten yok, yazmış olmak için yazan birisi kendisi. Ben bir kitap okuyorsam dilinin açık olmasını isterim, girift anlatım yapısı varsa beni uğraştırma, ben büyücü değilim senin gizemli sözlerinin anlamını çözmek zorunda değilim. Türkiye'de nietzsche kitlesi kendisini çok abartıyor, hiçbiri de zerdüşt dışında okumuyor zaten diğer eserlerini.
mischief mischief
Çok idealist bir filozof zaten, güya tanrıya inanmıyor ateist ama bunun da hiçbir anlamı yok, hayali kavramlar üzerinden felsefe yapıyor,haliyle Dinden bir farkı kalmıyor.
succulent succulent
İşte felsefenin başka bir oyunu bu da. Kendi aralarında atışıp duruyorlar aşıklar gibi. Bi yerden kaçınca kaçırıyorsun ne demek istediğini.
alaskan crab alaskan crab
aynı doğrultuda herakleitosu da sevmemen lazım ama en sevdiğin filozofmuş. Kendi içinde tutarsızsın, daha pişmeden oldum deme peşindesin. Entelektüel bir tutumda olmak istiyorsan, zart diye şu şöyledir, bunun sonucu budur tarzı söylemlerden uzak durmak gerekir. Hangi filozof olursa olsun, eğer en ufak bir kırıntı dahi olsa, cidden böyleyse böyle olabilir demiyorsan, o filozofu hakkını vererek okumamışsın anlamına gelir. Türkiye'de hangi güzel şeyin, büyük topluluklara yayıldığını görürsen gör, hepsi içi boşaltılmış, boş sloganlara dönüştüğünü görürsün. Bir şey topluma mal oluyor ve herkes tarafından biliniyorsa, basit ve ucuzlaşmıştır, çünkü o kadar kişinin anlamasına imkan yok. nietzsche için de bir düşünce eğer toplumsal bir biçime döndüyse, onda delilik kural olarak bulunur der. Bu nedenle zaten sürü toplumundan uzak durmak gerektiğini, kendi başına düşünüp, kendi değerlerini yaratmanın gerekliliğine dem vurur. Nietzsche konuşanların tiplerine ve söylemlerine bakıp, bir düşünceyi yok saymak, haksızlık etmektir.
succulent succulent
Bir de çıkarımlar vardır. Alaska'n crabında burda bahsettiği şey o aslında. Donanım ve bilgiye dayanarak herkesin gördüğü şey farklı oluyor. Bakış açısı da diyebiliriz.
mischief mischief
Herakleitos en sevdiğim filozof demedim ki, antik yunan grubu içinde materyalist olduğu için seviyorum, eksikleri elbet vardır, ayrıca nietzscheden örnek vermişsin ama yine yanlış söylüyor çünkü toplumdan uzak durmak bir kere mümkün değil, ne kadar sevmesen de cahil olarak görsen de bir miktar topluma bağımlısın, insan sosyal varlıktır, izole yaşaması mümkün değildir, ayrıca kendi değerlerini neye göre yaratacaksın, bunun nesnel koşulları nedir, herkes kendi değerini yaratacaksa hangi değerleri referans alıp toplum içinde yaşayacağız?
alaskan crab alaskan crab
çok güzel sorular, bunların hepsi de nietzsche'de cevap olarak var. Hak verirsin vermezsin, yanına başka bir filozof koyarsın onla harmanlarsın kendi düşünceni yaratırsın onlar ayrı konular tabi. Bu arada nietzsche böyle kendisini savunduğumu görse, küfür ederek kovalardı beni, çünkü savunulmaya muhtaç olan, esasen okumaya da değmez der. O sebeple benden bu kadar dostlar, hayat her filozofu anlamak için çok kısa, o yüzden dikkatli seçmek gerekiyor, bana sorarsanız eğer entelektüel yolculuğunuzda nietzscheyi pas geçmek büyük kayıptır.
ragazzo solo ragazza sola ragazzo solo ragazza sola
Adama kendi "üst insanlığını" onaylatmaya çalışarak okursan tabi her cümlede kendini bulur, "ahhhh ya ben işte ben, onlar müziğin sesini duymadığından beni deli sanıyor, ne kadar da doğru ve ne kadar da yalnızım" diyerek narsistik hezeyanlarını beslersen, kendini adamın tarif ettiği şeyden olabilecek en uzak noktaya sürükleyip salak durumuna düşersin tabi...

Yemin ediyorum en temel sorunumuz samimiyet eksikliği gibi geliyo ya. Kitabı bile "ulan ne diyomuş acaba bu?" Samimi merakıyla okuyamıyoruz, orada da kendimizi onaylatıcaz illa...

ragazzo solo ragazza sola

alaskan crab
Hayat, her kitabı, her filmi, her videoyu, her insanı tanıyamayacak kadar kısa. O yüzden kitap seçerken titiz davranırım, ihtiyacım olan kısmını okurum, baktım öğrenmek istediğim yerle alakalı değil, anında bırakırım. Kendisi öyle bir yazar ki, on sayfa yazsa, baştan sona okurum. O kadar yazması için çoooook kızması gerekiyor ama, o kadar kızdırmayalım biz yine de.
1
ragazzo solo ragazza sola ragazzo solo ragazza sola
Avv çok teşekkür ederim ne desem bilemedim.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol