siyah anka

akışkanlar mekaniğinin bir kolu olan teorimiz, dalgaların potansiyel teorisine ait bir sınır değer problemidir.

küçük genlikli dalgalarda kullanılabilen teoride birkaç kural her zamanki gibi ihmal edilerek özellikle mühendislik uygulamalarında kullanılması sağlanır. bu kurallar:

1- su viskozitesiz ve yoğunluğu sabit olacak
2- yüzey gerilimi ve coriolis etkisi ihmal edilecek
3- basınç serbest yüzeyde sabit
4- dalga bağımsız, yani diğer su hareketlerinden etkilenmeyecek
5- dalga iki boyutlu ve küçük genliğe sahip

bildiğimiz gibi dalgalar düzensiz, viskozitesi olan ve değişken geçirgenliğe sahip tabanda ilerler. ayrıca genellikle rotasyon yapmadan devam eder. sebebi de dalgaların sınır tabaka denilen bölgede yoğunlaşmasıdır.

dalgaların bu gerçek halini uygulamak için yukarıda saydığımız kurallara göre hareket ederek bu teoriyi kullanabiliyoruz.

kaynak

boş vakitte izlemelik, hoş, temel olarak jumanji filmini alan yapımdır.

kahramanlarımızın dünyası bu sefer farklı şekilde işler ve hepsi video oyunu karakterine dönüşerek maceraya atılırlar. gerçek hayattakine zıt karakterlerdedirler bu sefer.

filmdeki mesajlar gayet yerinde kullanılmış. gergedanların çok sık kullanılması ilginçti bence. fil ve jaguarlar da vardı. yerine göre komedi yerine göre verdiği mesajlarla izlenebilecek bir film olarak ortaya çıkmış olsa da açıkçası eski jumanji filmini baz alarak izlenmesi halinde hayal kırıklığına uğratır. ayrı bir film olarak izlenmesi halinde orta halli zevk alınacak bir seyir bekler sizi.

jumanji'nin sesi ve kart okunuşları arada olsa da bana az geldi şahsen. bir de ya benim dikkat etmememden ya da filmde gerçekten olmamasından bazı şeyleri bulmaları sanki gökten zembille inmiş gibiydi. evet şiirler okunuyor ama onun olduğunu nasıl anladıklarını bilmiyorum. gerisi spoiler olacağından susuyorum.

eski oyunculardan en azından birini keşke koysalardı da nostalji yaşatsalardı dediğim olmuştur.

türkçeye dingin savaşçı olarak çevrilen gerçek hayattan uyarlanmış ve kitapları olan dan miller'ın hayatının bir kesitini anlatan filmdir. konusuna değinmeyeceğim, ona bakabilirsiniz.

bu filmde son birkaç gündür sözlükte gördüğümüz yaşamaya nereden başlamalı sorusunun cevabını bulabileceğinizi söyleyebilirim. birazcık durağan bir film olsa da hayatla ilgili çok güzel tespitleri barındıran bir yapım. aslında bilmediğimiz şeyleri söylemiyor ancak bazen bildiğimiz şeyleri de duymaya ihtiyacımız vardır.

bazı sözler vardır tam zamanında söylendiğinde sizde bir ışığın uyanmasını sağlar. bazen aslında hiç beklemediğiniz anlarda bir kıvılcım başlar. hayatınızda yoluna gitmeyen şeyleri düşündüğünüzde dan gibi olabilirsiniz ve sokrates elinizden tutar belki de. kim bilir?..

peki yaşamaya nereden başlamalı?

asla çocuk yapmayacağım ama eğer olacak olsaydı şunları söylerdim.

öncelikle cinsellik ve seks zannedildiği kadar basit bir konu değil ve bu konuda insanlar gerek tabularıyla gerekse bilgisiz ve bilinçsiz konuşmalarıyla seni yargılayacak. bunlara kulak asmamak bazen zor olacak evet ama inan bana onlar yüzünden kendini üzmek daha kötü olmana yol açar sadece. unutma insanlar ikiyüzlüdür. bak zeki müren eşcinsel ama bugün en eşcinsel düşmanı adam bile sever onu. insanlar seni de kendilerini de olduğu gibi kabul etmez. hatta benimkiler bile seni kabul etmeyecek ama bizim yanında olduğumuzu unutma sakın. inan cinselliği özgürce yaşamak çok daha iyi ama abartma tabi. sevdiğin cinsiyet kim olursa olsun sadece onunla olmanın sana etkisini düşün. istediğin hayatı yaşamak senin elinde. sakın seni anlamayacak insanlara laf anlatma ve eşcinselliğini özgürce yaşayabileceğin bir ülkede ol. o bizim bulunduğumuz ülkeyse işte sana fırsat. artık sevdiğin kişi hangi yönelimde olur bilmem. ama şunu unutma benim doğduğum topraklar bunu kabul etmeyecek. bu sebeple orada da yaşarım deme. insanlar seni yargılar. bırak sevgin sevdiğin insanla yaşasın. yaşayacağın tutku dolu anlar seni mutlu edecekse bu güzel bir şey. bu seçim değil bir yönelim ve sende bunu seçtin. sadece kendin ol. acı da çeksen kendin ol. seni sevecek o insanla mutluluğunu, aşkını yaşa. ancak sırf biriyle bu duyguyu tatmak için de yatağa yatma. bir de nolursa olsun korun. en azından iş ciddiye binmeden sarılma ve öpüşmenin ötesine geçmeyin. olabilir geçtiniz ama korunmayı unutma. bazı hastalıklar cinsel yolla bulaşabiliyor maalesef.

anne baban olarak cinsel yönelimin umrumda değil açıkçası. sen yeter ki sevgiyi bu ve onunla birlikte ol. önemli olanın bu olduğunu unutma. bizden farklı değilsin. sonuçta zevk için seks yapan iki türden biriyiz. neden sevdiğin insanla birlikte olmayasın ki?

bu bir hastalık veya lanet değil. tamamen doğal bir olgu. bak kuşlarımıza, köpeklerimize ve hatta doğadaki vahşi hayvanlara, hepsinde var. neyse istediğin aşkı da sevgiyi de tutkuyu da doyasıya yaşarsın umarım. artık bu senin seçimin ancak kendini korumayı unutma sakın. dünya maalesef aynı cinsel yönelimli insanları bile birbirine kırdırırken seni de kırdırır. hayatın mücadeleyle geçecek olsa da sevdiğin yaşayacağın dakikalar her şeye değer. umarım mutlu olursun. biz yanındayız ve seni çok seviyoruz.

World Wrestling Entertainment adının kısaltılmışı olan ve televizyonlarda dövüş gösterisi olarak yayınlanan eğlenceli programdır.

çocukken nedense izlediğim ve ilgimi çeken gösteriydi. yanlış hatırlamıyorsam flash tv de verilirdi bu güreş müsabakası. hulk hogan'ı severdim. o dönemden aklımda kalan kişiler big sexy ve rey mysterio jr. özellikle rey'in yaptığı hareketlere bayılırdım. hala big sexy'nin neden big sexy olduğunu merak ederim.

ayrıca her şeyin bir tiyatro olduğunu öğrendiğimde aşırı şaşırmıştım. hulk hogan ve big sexy'in başka bir ikiliyle karşılaştıkları bölümü az çok hatırlarım hala.

italyan yönetmenlerin çektikleri western filmi türüdür. genel anlamda düşük bütçeyle çekilen filmleri oluşturur. ayrıca bu tür ilk başlarda ciddiye alınmamış ve alay manasında bu isim konulmuş olsa da türün sağlam örnekleri daha sonradan saygı görmüştür. bu türün en önemli temsilcisi sergio leone adlı yönetmendir. ayrıca bu türün en bilinen filmi de onun çektiği the good the bad and the ugly'dir.

daha detaylı bilgi için tık

karadeniz topraklarında çok olduğu söylenen hatta dönem dönem karşıma da çıkmış olan ama bir türlü göremediğim hayvandır. arkadaş bunlar mı iyi kamufle oluyor yoksa ben mi körüm? bunun cevabını bilmiyorum. bizim köyde dere üzerindeki taşlardayken kuzenimin dediğine göre geçmiş yanımızdan. ben bakmama rağmen görmedim ama. neyse bilgi kısmına gelelim.

öncelikle yılanlar türkiyedekiler için konuşuyorum zehirsizdir. engerek türü hariç ülkemizdeki yılanlardan korkmanıza gerek yoktur. genel anlamda fare populasyonunu dengede tutan hayvandır. kaya altları, dereler, ağaçlar, ormanlar ve dağlık alanlar gibi yerlerde bulunabilirler.

bir yılan tarafından sokulursanız eğer hareket etmeyin ve yaranın olduğu bölgeye sakın kesik atayım, emeyim geçsin demeyin. emme aletiniz olmadığı sürece denemeyin bile. bu bilgi hakkında emin değilim bilen varsa düzeltsin ama yılan sokulduğundan eğer yılan otu bitkisi yenirse zehrin etkisini yok ediyor. genelde hayvanlar yılan tarafından sokulursa bu bitkiyi arıyorlarmış. bu kısmı araştırın yine de.

herhangi bir noktada karşınıza çıkma durumunda o da korkuyor sizden unutmayın. ayrıca naftalin, idrar gibi keskin kokulardan nefret ederler. dilleriyle koku alırlar. genelde zehirsiz yılanlar avlanmamak ya da kendini diğer yırtıcılara karşı korumak için biyomimikri sanatını kullanarak zehirli yılanlara benzemeye çalışırlar. ayrıca yenebilecek bir hayvandır. hayat kurtaran bilgiler başlığında açıklamıştım bunu.

bir de dünyada her yılan ısırmaz. boğan yılanlar da vardır. ayrıca boğucu yılanlar çenelerini çıkarabildikleri için o kadar büyük hayvanları yutabiliyorlar. en büyük yılan anakondadır.

renkleri, vücut desenleri ve kafa yapısından zehirli olup olmadığını anlayabilirsiniz.

tam ben diyecektim ki birkaç cümlede sonra yarısı ben demeyi uygun gördüğüm başlıktır.

bende var olan özellik.

benim için black books dizisi için geçerli olan önermedir. hannibal bile 2. sırada. yine de bu aralar tekrar mı izlesem diye düşünüyorum. aşırı iyi.

çok pis yerdiğimden genelde benden nefret edenleri göreceğimiz gruptur. insanları dışlayarak birbirlerini yıkayıp yağlarlar. neyse bu sözlükte yok ama potansiyel var gerçekten de.

(yazar: camus) zaten az yazıyor.
(yazar: hesap sahibi) yazmaya başladı ama azaldı.
(yazar: hercule poirot) moderatör olunca yazmayı bıraktı.

kaptan ahab ve kaptan nemo ile kervana katıldığım oluşumdur.

başlığının bile açılamadığı Bir sözlüktür. bir sebepten oraya geri döndüm ancak nedense hesabım kapatılmış. sinir bozucu bir durum gerçekten. bari nedenini söyle. ikinci hesap olduğu içinse diğerleri neden banlanmadı? yaptıkları gerçekten adilik.

bana samimiyetsizce gelen eylemdir. ne alırım ne de ederim. iyi bir şey varsa söylerim. kötü şey varsa susarım bir yerde söylerim.

ohaaa bunu açmayı başaran olacak mı diyordum hep. helal olsun valla. ben herkese özel bir isim verilmesi taraftarıyım hep.

insanın insana yapıştırmak zorunda hissettiği kavramdır. genelde bana yapıldığında söylenen etikete uymuyorum. sonra da insanlar sürekli şaşırıyor tabi. neyse daha fazla ayrıntı vermeden şunu söyleyeyim. en basitinden ateist değilim ama insanlar anlasın diye ateistim deyip geçiyorum sadece.

zekaya aşık olanlar kulübü. her boku popüler yapan kitle bunu da popüler yaparak en sapyoseksüel yarışı yapıyor. sorsan hepsi sapyoseksüel ama iki kelime konuşamıyor. okumuyor, dinlemiyor.

öğrendiğim kadarıyla ancak yoğun duygu olursa cinsellik yaşayan gruptur. sorarsanız herkes bu grupta ama önüne gelenle de yatıp kalkar. duygular da bulduğuna yoğun konuyor herhalde.

her seksüelden sadece.

bir kitapçıda geçen ve üç kafadarın yaşadıklarını anlatan kısacık dizidir. izlerken bir şey yiyip içmemeniz gerekir yoksa boğulabilirsiniz. ne yazık ki çok kısa sürmüştür bu dizi.

bu aralar sardığım mikro ifadeler üzerinden suçluların bulunduğu dizidir. akıcı ve güzel ilerliyor ilk sezon.

dizi 3 sezonda bitirilmiş. tek sıkıntısı tutarlı değil pek yalan yakalama konusunda. bir bölümde ak dediğine diğer bölümde kara diyebiliyor ama beden okuma analizini seviyorsanız güzel.